Dünyada ilk demokrasi hareketleri M.Ö. 4ncü yüzyılda Avrupa merkezli olarak ortaya çıkmıştır. Atina’ daki şehir devlet yapılanmaları kadim Yunan Uygarlığında (Helenizm) yönetme ve örgütlenme şekilleri bakımından günümüz demokrasi esaslarına benzer şekiller görülmüştür.
Demokrasi, ilk olarak meclisler kurulup, fikir alışverişinde bulunulmaya yaramıştır. İlerleyen zamanlarda ise bu meclisler vasıtasıyla köleler, polis teşkilatları, kadınlar ve çocukların bir hak arama mücadelesi içine girmeleri sağlanmıştır.
Daha sonraki yıllarda demokrasi hareketi Roma İmparatorluğu üzerinde etkili olarak, fikir alışverişi kurmak anlamında meclisler oluşturulmuştur. Roma da uygulanan devlet sistemi bu anlamda demokrasi hareketi olarak kabul edilebilir. Eski Hindistan döneminin devlet sistemi de ilkel demokrasi olarak bilinir.
Avrupa merkezli başlayan bu demokrasi hareketi İtalya ve İskandinav ülkelerinde de temsili olarak uygulanan devlet sistemi olmuştur. Tabi bu bölgelerde yine demokrasi daha çok erkek olanların ve vergi verenlerin elinde bulunuyordu.
Amerika kıtasının keşfinden sonra Avrupalılar bu kıtaya akın etmeye başladı. İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar ve İngilizler burada toprak sahibi oldular. İngiltere burada 13 koloni kurdu. Günümüzde Boston, New York, Philadelphia ve Washington’un dahil olduğu bu 13 eyalet ABD’nin temelini oluşturdu. İngilizlerin kolonilerden çok ağır vergiler alması kolonilerin rahatsızlığını ve tepkisini gün geçtikçe arttırdı ve nihayetinde Amerika’daki 13 İngiliz kolonisinin bağımsızlık mücadelesi başladı. Bu mücadeleden Amerikalıların zaferle çıkmasının ardından 1783 Paris Antlaşmasıyla İngiltere ABD’nin bağımsızlığını kabul etti., George Washington tarafından 4 Temmuz 1776’da yayınlanan Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ile Amerikalılar bağımsızlığını ilan etmiş oldu, böylece Amerika Birleşik Devletleri 1787 yılında resmen kuruldu.
Amerika Birleşik Devletlerinin kurulduğunu tüm dünyaya ilan eden bu bildiride; bütün insanların özgür doğduğu ve özgür yaşadığı, devletin görevinin bu özgürlükleri korumak olduğu belirtiliyordu. ayrıca Amerikan halkının yeni bir hükümet kuracağı, yönetim şeklinin ise demokrasi olacağı bildirildi.
XX. yüzyılda ise Osmanlı Devleti ve Avusturya – Macaristan İmparatorluğunun yıkılmasıyla demokratikleşme hareketi batı merkezinden doğuya doğru kaymıştır. Buralarda da demokrasi hak ve hürriyet arayışı olarak başlamıştır. Meclisler kurulmuştur. Kadınların yönetimde direk etkisi sağlanmaya çalışılmıştır.
devamı gelecek…