Yerel Yönetimler ve %100 Demokrasi

Her yerel yönetim birimi, bir mini Türkiye’dir. O halde yerelden genele gelişim metodu ile ademi merkeziyetçiliğin önünü açacak hamleler yapılmalıdır. 31 mart 2019 son yerel seçimlerinden sonra artık herkes görmeye ve anlamaya başladı ki, ne özel hayatımız, ne de yönetimsel hayatımız hiç birinin gerçek bir dayanak noktası yokmuş. Halk, partiler, hükümet temelsiz, köksüz, bütünüyle başıboş bir hayat yaşıyorlar. ülkemizin ihtiyacı olan şey; Adem-i Merkeziyetçilik. İnsan merkezli yerel demokrasidir. Bunun reçetesini de sırasıyla paylaşacağız. Adına milli seferberlik mi dersiniz, yerele inme mi ? Ne derseniz diyin, dermanımız “önce insan” diyebilmekte yatıyor

Yerel Yönetimlerde karar vericiler, kentlerin planlanmasını rant için değil, insanca yaşanacak, doğayla ve kültürel ve tarihsel varlıklarla uyumlu, nüfus değişimine ve imkanı olmayanların hak kaybına yol açmayacak şekilde kamu eliyle yürütür. Kültürel varlıkları ve doğayı korur, gönüllü kuruluşların ve kitle örgütlerinin kültürel, sanatsal, sosyal çalışmalarını destekler, ortak çalışmalar yürütür.

Sağlıklı ve ucuz gıdaya halkın erişimi için fiyat ve sağlık denetimleri yapar, üretici ile tüketici arasındaki kopukluğu gideren kooperatif, doğrudan satış, tanzim satış gibi modeller organize eder. Kooperatifleri destekler. Tarımsal arazileri korur ve üretimini organize eder, gıda ve tarım tekelleri karşısında küçük üreticileri destekler.

Taşeronlaştırma sistemine son verip hizmet üretimini kendi bünyesinde daha nitelikli ve ucuz olmasını sağlarken, sermayeye giden karı işçilerin gelirinin arttırılmasında değerlendirir. İstihdam olanaklarını yaratmakta kullanır. Ulaşım, enerji, barınma, ekmek, su vb temel yaşamsal ihtiyaç ve hizmetleri yoksulları gözeten çapraz fiyatlandırma ve destekleme yöntemiyle ya da ücretsiz olarak halka ulaştırır ve kar amacı gütmez.

Kentler büyük nüfusların kaynaştığı, barış içinde ve eşit hak ve olanaklara sahip olarak bir arada yaşadığı mekanlar olmalıdır. Yerel yönetimler kentin düzenlenişinde bunu göz önünde bulundurarak kültürel alan dahil eşitlikçi politikalar geliştirip etnik, dinsel ve cinsiyet temelli ayrımcılığa karşı mücadele eder. Bir zamanların “özgürlük” mekanı olarak tanımlanan kentler artık asosyalliği, bireyciliği dayatmakta, “hasta edici” hale gelmiş, insani, estetik değerlerini yitirmiş durumdadır. Demokratik yerel yönetim meydanlar, koruluklar, parklar, kentlilerin ortak kullanım alanları çoğaltılarak kentte ortak yaşam, dayanışma ve siyasal özgürlük bilincinin yaratılması için çalışır. Kentlerin betonlaşmasına karşı, kentlilerin yeniden doğayla buluşabileceği planlamalar yapar, sokak hayvanlarının kent yaşamının insanlarla birlikte bir parçası olduğu bilinciyle düzenlemeler yapar.

Kentlerin spor, sanat, kültür politikaları, imarı vb her türlü planlamasında kadınlar, engelliler, yaşlılar, çocuklar ve gençler için özel, onların ihtiyaç ve taleplerine uygun politikalar geliştirir ve hayata geçirir. Kadınların toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle bakmakla sorumlu tutulduğu çocuk, hasta, yaşlı bakımının ve ev işlerinin toplumsallaştırılması için kreş, bakım evleri, yemekhaneler; erkek şiddeti karşısında kadınların güvende olacağı ve yaşamı kurmak için onları güçlendiren sığınma evleri, danışma ve destek birimleri; kadınların ve çocukların önleyici sağlık hizmetlerine erişmesini kolaylaştırmak için yaygın önleyici sağlık hizmeti veren birimler açar. Kentlerde oluşan kentsel rantın, vergilendirme gibi çeşitli yöntemlerle tekrar topluma kazandırılmasını sağlar. Haksız zenginleşmeye neden olan spekülasyonlara ve rantiyeye izin vermez, kentsel topraklar üzerinde spekülasyona son vermek amacıyla tedbirler alır.

Demokratik yerel yönetim anlayışında mahalle temsilcilerinden başlayarak, mahalle ve kent düzeyine ulaşan meclisler kurulup yerel yönetimin bir parçası haline getirilerek halkın söz, yetki, karar sahibi olduğu bir işleyişle belediyeler ve kentler yönetilir. Halkla ve kentin örgütlü güçleriyle birlikte çalışan ve hesap veren-şeffaf bir belediyecilik uygulanır. Örgütlü bir toplum yapısı, halk örgütlülüğüne dayanan yerel yönetim yapısı oluşturmaya çalışır. Belediye yönetim mekanizmalarında yer alacak adayların belirlenmesinde adayların demokratik yerel yönetim programının adayı olması ve bu programı hayata geçirmek üzere halkla birlikte hareket etmesi, güvenilirlik, hiçbir belediye olanağını, ilişkisini kişisel çıkarları için kullanmayacak olması esas alınır.

Kadınların yerel yönetimlerde etkin olmasını, eşit temsilini esas alır, bu konudaki piyasacı-ticari kriterleri reddeder. Uzun yıllara dayalı ayrımcı politikaların yarattığı negatif sonuçları giderecek programlar planlamak, hayata geçirmek, kadınların öz örgütlülüğünü yaratmak, kadın dayanışmasını ve özneleşmesini büyütmek amacıyla ayrıca kadın meclisleri örgütlenir.

Engellilerin gerek yerel yönetimlerde temsili gerekse de ayrıca engelli hakları meclisi olarak örgütlenmesini esas alır. Basının tekelleşmesine ve iktidarın sesi haline dönüşmesine karşı halkın haber alma hakkını esas alan alternatif medya çalışmaları yürütür ve bağımsız medya çalışmalarını destekler. Halkın muhtarları, sarayın mahalledeki sesi değil halkın taleplerini, halkla birlikte her yerde savunan ve onun için harekete geçen muhtarlardır.

Yorum bırakın